ŞİDDETTEN
UZAK
KORKUDAN UZAK
Avrupa Konseyi hakkında
Avrupa Konseyi fiilen bütün Avrupa’yı kapsayacak şekilde 47 devletin üye olduğu
bir kuruluştur. Amacı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve, kadınlar ve kız çocukları
dahil olmak üzere bireylerin korunmasına ilişkin diğer referans belgelerini esas alarak
ortak demokratik ve yasal prensipler oluşturmaktır. Avrupa Konseyi 1990’lardan
beri kadınları ve kızları toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten korumak üzere faal
olarak çalışmaktadır; kadınların şiddete karşı korunmaları hakkındaki (2002)5 sayılı
Tavsiye Kararını kabul etmiş ve Avrupa çapında kadınlara yönelik şiddet hakkında
bir kampanya düzenlemiş, 2006-2008 yıllarında ev içi şiddeti de kampanyaya dahil
etmiştir.
Bu Sözleşmenin amacı?
Avrupa Konseyinin, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve
bunlarla mücadeleye ilişkin bu yeni sözleşmesi, ciddi bir insan hakları ihlali
oluşturan bu sorunu en kapsamlı şekilde ele alan bir uluslararası anlaşmadır.
Bu tür şiddete sıfır tolerans gösterilmesini hedeflemektedir ve Avrupa sınırlarını
aşacak geniş bir alanda daha güvenli yaşanabilmesini sağlama yolunda önemli
bir adımdır.
Şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması ve şiddet uygulayanların
adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Ayrıca,
toplumun her ferdini, özellikle de erkekleri ve erkek çocuklarını, tutumlarını
değiştirmeye davet ederek, bireylerin vicdanlarını ve düşüncelerini değiştirmeyi
amaçlamaktadır. Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik
sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin
kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir
hoşgörü ve inkar kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.
Sözleşmenin çığır açıcı özellikleri
Sözleşme, kadınlara yönelik şiddeti bir insan hakları ihlali ve bir ayrımcılık türü
olarak kabul etmektedir. Bu da, bu tür şiddete yeterince tepki göstermedikleri
takdirde, devletlerin sorumlu konumda olduğu anlamına gelmektedir.
Bu sözleşme, toplumsal cinsiyetin tanımını yapan ilk uluslararası anlaşmadır.
Bu, kadını ve erkeği yalnızca biyolojik olarak dişi ve erkek şeklinde kabul eden
anlayışın yanısıra, kadına ve erkeğe belirli roller ve davranış biçimleri atfeden
ve toplum tarafından oluşturulmuş kategorilerin mevcudiyetinin de kabul
edildiği anlamına gelmektedir. Yapılan araştırmalar, belirli rollerin ve davranış
biçimlerinin, kadınlara yönelik şiddetin toplumda kabul görmesine katkıda
bulunabileceğini göstermektedir.
Sözleşme, yenilik olarak, bir takım davranışları ceza gerektiren suç olarak
tanımlamakta ve kabul etmektedir; kadınların sünnet edilmesi, evliliğe zorlama,
taciz, kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama gibi. Bu da, devletlerin
hukuk sistemlerinde daha önce yer almayan bu önemli suçları bundan sonra
sistemlerine dahil etmeleri gerekeceğini gösteriyor.
Sözleşme, kadınlara yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin, işbirliği içinde üstesinden
gelebilmek için ilgili bütün devlet kurumlarını ve hizmetlerini göreve çağırıyor.
Dolayısıyla, kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının (STK’ların) tek başlarına
davranmayıp, işbirliği için protokoller oluşturmaları gerekmektedir.
Sözleşmenin devlet düzeyinde talepleri
Önleme
- Kadınlara yönelik şiddetin kabullenilmesine neden olan tutumların, toplumsal cinsiyet rollerinin ve klişelerin değiştirilmesi;
- Mağdurlar üzerinde çalışan profesyonel kadroların eğitilmesi;
- Farklı şiddet türleri ve bunların travma yaratıcı özellikleri hakkında farkındalık yaratılması;
- Eğitimin her kademesinde, eşitliği ele alan konuların ders müfredatına dahil edilmesi;
- Halka ulaşabilmek için STK’larla, medyayla ve özel sektörle işbirliği yapılması.
Koruma
- tüm tedbirler içinde, mağdurların ihtiyaçlarına ve güven içinde olmalarına en büyük önemin verilmesinin sağlanması;
- mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanısıra tıbbi yardım da sağlayan özelleşmiş destek hizmetlerinin düzenlenmesi;
- yeterli sayıda sığınma evinin tahsis edilmesi ve günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanması.
Yargılama
- kadınlara yönelik şiddetin suç sayılmasının ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması;
- gelenek, töre, din, yada “namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmemesinin sağlanması;
www.coe.int/conventionviolence
conventionviolence@coe.int