15/02/2015 Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği'nin, Çin’in Doğu Türkistan Türklerine Uyguladığı Baskı Ve Yok Etme Zulmüne Karşı Basın Açıklaması
AYRIMCILIĞA KARŞI KADIN HAKLARI DERNEĞİ’NİN, ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİNE UYGULADIĞI BASKI VE YOK ETME ZÜLMÜNE KARŞI
Çin Halk Cumhuriyeti'nin en geniş idari bölgesi olan Doğu Türkistan, sözde özerk bir cumhuriyete sahip olsa da Çin'in baskıcı politikaları ile yıllardır zulüm altında kalmıştır.
1933 ve 1944 yıllarında iki cumhuriyet kurulan Doğu Türkistan bölgesi, 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti tarafından işgal edilmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti bünyesinde 1 Ekim 1955'de özerklik statüsü verilerek Sincan Özerk Bölgesi olarak isimlendirmiştir.
64 yıldır Doğu Türkistan’da soykırım uygulayan Çin Hükümeti, bu katliamları DoğuTürkistan’a yerleştirilen göçmen Çinlilere yaşam olanağı sunmak için gerçekleştirmektedir. Bu katliamları ise yerli halkın kendini savunmak için söylediği bir çift sözü bile terör eylemiymiş gibi lanse edip, komik gerekçelerle gerçekleştirmektedir. Yapılan her katliamdan sonra iletişim yolları engellenerek, sağlıklı bilgi akışının önüne geçilmektedir. Gerçekleştirdiği yalan/yanlış ve iftiracı medya politikalarıyla dünya kamuoyunun dikkatlerinin Doğu Türkistan’a çevrilmesini engellemektedir. Dünya ülkelerinin bu zulme sessiz kalmasının bir sebebi olarak kabul etmesek de, terör faaliyetine karşı gerçekleştirilmiş eylemler gibi gösterilip bu katliamlara devam edilmektedir.
5 Temmuz 2009'da Urumçi'de baskıcı politikalara karşı başlayan ayaklanma Çin Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesi ile kanlı bir şekilde bastırıldı. Çin kaynaklarına göre 200, Uygur kaynaklarına göre ise en az 5 bin kişi öldürülmüştü. Olaylardan sonra protestolara katıldığı gerekçesiyle binlerce Uygur Türkü'nün tutuklandığı tahmin ediliyor. 2009 yılında Uluslararası Af Örgütü, Pekin hükümetinden idam cezası infaz edilen mahkûmların sayısını açıklamasını istemiş ve bu çağrı cevap bulamamıştı.
26 Haziran 2013 tarihinde Tufan’daki bir takım olaylar cereyan etmiş, ev ve bahçelerinden zorla çıkartılan bir grup Uygur genci karşı çıkmış Çin Hükümeti bu isyanı şiddetle bastırmış Uygur gençlerini şehit etmiştir. Gerçekleştirilen Cuma Namazı sonrası yürüyüşe Çin güvenlik güçleri silah ile müdahale etmiş ve 26 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Zaman zaman gerçekleştirilen katliamların dışında Çin Hükümetinin zulüm politikaları sürekli devam etmektedir.
Müslüman halka dini vecibeleri için baskı yapan Çin, özellikle oruç tutmayı, namaz kılmayı yasakladı. Uygur erkeklerin sakal bırakması ve kadınların başörtü takması da yasak kapsamına girdi. Hacca gitmenin de yasak olduğu Türkistan'da Camilere gidilmesine de izin verilmiyor. Tesettürlü kadınlara, tesettürlerini açmaları için baskı yapılıyor, hatta bu sayılan ibadetler suç olarak düzenlenmiş, bunun sonucu para cezası ve hapis cezası verilmekte. En son Çin resmi haber ajansı Sinxua’da yer alan habere göre, Uygur imamları şehir meydanında zorla dans etmek zorunda kalmışve bu etkinlikte memurlara da “Maaşımızı Allah değil, Çin Komünist Partisi veriyor” şeklinde sloganlar attırılmıştır. Öğretmenlik yapan Müslüman kadınlar da baskı altıda öğrencilerini dinden uzak tutacaklarına ve çocukların dini eğitim almasına engel olacaklarına dair yemin ettirilmekte.Böylece yeni gelen nesil hakkında zorunlu toplum mühendisliği yaşatılmakta.
Ak-der olarak yaşanılan tüm bu insanlığa sığmayan olayları kınıyor, dünyayı ve tüm insanları, olması gereken, insanca yaşamların sürmesi için gerekli tepkilerin verilmesi için çağrıda bulunuyoruz….